31 Mart 2017 Cuma

PARA BORCUNUN İFASININ BİR HİZMET ALANINA DÖNÜŞÜMÜ, ÖDEME HİZMETLERİ



I. GENEL OLARAK

Sayıca artan ve gittikçe karmaşık duruma gelen ticari ilişkilerde para borçlarının ifası, ödenmesi de o ölçüde karmaşıklaşmıştır. Ödemelerde para görünmez duruma gelip fiziki yapısını kaybettiğinden taşıdığı satın alma gücünün değişik yöntemlerle ve araçlarla devri "ödeme" olarak adlandırılmıştır.  Fiziki olarak banknot ya da madeni şekilde olan nakit para yerini banka hesaplarında borç ve alacak kayıtları şeklinde yer alan kaydi para, banka parasına bırakmıştır. Alacaklı ve borçlu arasında kullanılan araç ve yöntemlere bağlı olarak ödemelerde değişik aracılar da yer almaya başlamıştır.

Ödemelerde aracılık, bankacılık hizmetleri kapsamında sadece bankalar tarafından ve onların geliştirdikleri araçlar ile gerçekleştirilirken, ödemelere aracıların sayısı arttığı gibi bilgi teknolojilerindeki gelişmeler sonucu farklı uygulamalarda geliştirilerek "ödeme" bir hizmet alanına dönüşmüş ve "ödeme hizmetleri" kavramı ortaya çıkmıştır. Bu gelişme ödeme hizmetleri sağlayıcılarını (bankalar, ödeme kuruluşları ve elektronik para kuruluşları) ve bunların ödeme yapmalarını sağlayacak yoğun olarak bilişim teknolojilerinin kullanıldığı ödeme sistemlerini ortaya çıkarmıştır. Bu alanda kuruluşundan başlamak üzere devletin denetim ve gözetiminde olan bankaların dışındaki kuruluşların da faaliyetinin gözetim ve denetimi önem kazanmıştır. Zaman içinde ortaya çıkan kötü uygulamalar sonucu ödeme yapacak ve aracılık edecek arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi gereği de zorunlu hale gelmiştir. Zira mal ve hizmet alım satımının karşılığı olan para borcunun gereği gibi ve zamanında yerine getirilmesi, ödemeden kaynaklanan olumsuz hukuki sonuçların ortaya çıkmaması sağlıklı bir ekonomik yapının temeldir.

Bu gelişmelerin ortaya çıkardığı "ödeme kuruluşları" "elektronik para kuruluşları" "ödeme sistemleri"nin ve faaliyetlerinin düzenlemeye kavuşturulması amacıyla 20.6.2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun (Kanun) ile temel düzenlemeler yapılmıştır. Böylece bankalar dışında ödeme işlemlerine aracılık edecek kuruluşlar bakımından esaslar getirilmiştir. Kanunun gerekçesinde de ayrıntılı olarak belirtildiği üzere Avrupa Birliği (AB)'nin 2007/64/EC sayılı İç Piyasada Ödeme Hizmetleri Direktifi, 2009/44/EC sayılı Direktif ile değişik 2009/110/EC sayılı Elektronik Para Kuruluşlarının Kurulması, Faaliyetlerinin Sürdürülmesi, Denetimi Direktifi ve 2009/26/EC sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemlerinde Mutabakatın Nihailiği Direktifi çalışmalarda dikkate alındığı gibi değişik uluslararası kuruluşların da çalışmalarından yararlanılmıştır. Zira, teknolojiye dayalı ödeme araçlarının sınır tanımaz yapısı bu alanda ülkesel düzenlemelerin ve uygulamaların da yeknesak olması, en azından uyum içinde olması gereğini ortaya çıkarmaktadır. Aksine bir uygulama son dönemlerde değişik isimler altında çıkarılan araçlarda karşılaşıldığı üzere konuya ilişkin düzenlemelerin daha geniş serbesti içerdiği ülkelere doğru uygulamaların kaymasına neden olabilmekte ve bu araçlar diğer ülkelerde de denetime tabi olmaksızın kullanılabilmektedir.

6493 sayılı Kanun’un sistematiğine göre “ödeme hizmeti” kavramından hareketle “ödeme hizmeti sağlayıcıları” belirlenmeye çalışılmış ve Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrasında “ödeme hizmeti” kavramına dahil olacak hizmetler bentler halinde sayılmıştır. Bu yola başvurulmasının nedeni ödeme hizmeti kavramının hukuk sistemimizde daha önce tanımlanmamış bulunması ve içeriğinin de belirli olmamasıdır. Bu durum 6493 sayılı Kanunda kullanılan bir çok kavram için de geçerlidir,  değişik kavramlar yeni uygulamalar ile birlikte yeni içerikler kazanmıştır. Kanunun hazırlanmasında yararlanılan 2007/64/EC sayılı Ödeme Hizmetleri Direktifi’nin ekinde de benzer bir yöntemle ödeme hizmetleri konusunda listeye yer verilmiştir. Diğer taraftan, sayılan bu hizmetlerin sadece ödeme kuruluşları tarafından sağlanması ve “ödeme kuruluşları”nın da faaliyet gösterebilmeleri için Kanuna göre Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan (BDDK) faaliyet izni almaları gerekmekte ve bu faaliyetleri ayrıca denetime de tabi bulunmaktadır. Ödeme hizmetlerinin kapsamının geniş olması nedeniyle bu alanda ayrıntılı düzenlemelere duyulan ihtiyaç BDDK tarafından çıkarılan Ödeme Hı̇zmetlerı̇ ve Elektronı̇k Para İhracı İle Ödeme Kuruluşları ve Elektronı̇k Para Kuruluşları Hakkında Yönetmelı̇k (Yönetmelik)  ile karşılanmaya çalışılmıştır.

Kanun’da tanımlanmış olan ödeme hizmetleri, yine Kanununun 13. maddesine göre BDDK’dan faaliyet izni almış “ödeme hizmeti sağlayıcıları” tarafından yerine getirilebilecektir. Aynı maddeye göre “ödeme hizmeti sağlayıcıları”, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki bankalar, elektronik para kuruluşları ve ödeme kuruluşlarıdır. Yönetmelik’in 5. maddesinde ise Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrasında sayılan ödeme hizmetlerinin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki bankalar, BDDK tarafından faaliyet izni verilen Türkiye’de kurulu kuruluşlar ve 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununda verilen yetkiler çerçevesinde Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi tarafından gerçekleştirilebileceği öngörülmüştür. Bu belirlemeler karşısında “ödeme hizmetleri” kavramının içeriği daha da önem kazanmaktadır. 

II. ÖDEME HİZMETLERİ

6493 sayılı Kanun’un 12. maddesinde  sayılmakta olan ödeme hizmetleri aynı sıraya sadık kalınarak ele alınacaktır.

1. Ödeme hesabına para yatırılması ve ödeme hesabından para çekilmesine imkan veren hizmetler de dâhil olmak üzere ödeme hesabının işletilmesi için gerekli tüm işlemler

Kanun’un 12. maddesinde ilk olarak ödeme hesabının işletilmesi için gerekli tüm işlemler ödeme hizmeti kavramı içinde değerlendirilmiştir. Bu işlemleri belirleyebilmek bakımından ödeme ve buna dayanak oluşturan diğer alt kavramları Kanunda yapılan tanımlar çerçevesinde ele almak gerekmektedir.  Ödeme hizmetlerinde ana kavramlardan biri olan ”ödeme işlemi” gönderen veya alıcının talimatı üzerine gerçekleştirilen fon yatırma, aktarma veya çekme faaliyetini, “ödeme hesabı” kavramı ödeme hizmeti kullanıcısı adına açılan ve ödeme işleminin yürütülmesinde kullanılan hesabı ifade etmektedir. “Ödeme hizmeti kullanıcısı” ise gönderen, alıcı veya her ikisi sıfatıyla belirli bir ödeme hizmetinden faydalanan gerçek veya tüzel kişidir. Bu tanımlamada yer alan “alıcı”, ödeme işlemine konu fonun  ulaşması istenen gerçek veya tüzel kişidir. “Gönderen” ise kendi ödeme hesabından veya ödeme hesabı bulunmaksızın ödeme emri veren gerçek veya tüzel kişiyi belirtmektedir.“Ödeme emri” de ödeme hizmeti kullanıcısı tarafından ödeme işleminin gerçekleşmesi amacıyla ödeme hizmeti sağlayıcısına verilen talimat olarak tanımlanmıştır.

Bu tanımlamalara göre ödeme işleminin gerçekleşmesi için belirli bir ödeme hesabının bulunması zorunlu olmayıp, bu hesabın bulunmadığı durumlarda da ödeme hizmeti kullanıcılarının emirleri çerçevesinde ödeme hizmeti sağlayıcısı tarafından gerçekleştirilen tüm faaliyetler bu bend kapsamında ödeme hizmeti olarak değerlendirilmektedir. Diğer taraftan “hesap işletimi” kavramı sınırları kolaylıkla belirlenebilecek bir kavram niteliğinde değildir.

2. Ödeme hizmeti kullanıcısının ödeme hizmeti sağlayıcısı nezdinde bulunan ödeme hesabındaki fonun aktarımını içeren, bir defaya mahsus olanlar da dâhil doğrudan borçlandırma işlemi, ödeme kartı ya da benzer bir araçla yapılan ödeme işlemi ile düzenli ödeme emri dâhil para transferi

Maddenin ilk bendinde ödeme hesabının işletilmesi için gerekli tüm işlemler ödeme hizmeti olarak değerlendirilirken bu bent altında yine ödeme hesabından gerçekleştirilen belirli nitelikteki işlemler ödeme hizmeti kavramına dahil edilmiştir. Bunlardan ilki doğrudan borçlandırma işlemleridir. Doğrudan borçlandırma kavramı, Yönetmelı̇k’in 3/b maddesinde; gönderenin kendi ödeme hizmeti sağlayıcısına, alıcıya veya alıcının ödeme hizmeti sağlayıcısına verdiği onaya dayanılarak, ödeme işleminin alıcı tarafından başlatıldığı ve gönderenin ödeme hesabının borçlandırıldığı ödeme hizmeti olarak tanımlanmıştır. Belirli bir ödeme hesabına bağlı olarak gerçekleşen ve gönderen tarafından verilmiş bir yetkiye dayanarak alıcı tarafından başlatılan her türlü doğrudan borçlandırma işlemi bu kapsamda ödeme hizmeti olarak nitelendirilmektedir. Uygulamada otomatik ödeme olarak adlandırılan bu işlem, özellikle süreklilik arz eden bir borç ilişkisine dayalı olarak devam eden ödemelerde borçlunun verdiği tahsil yetkisine göre yürüyen ödeme işlemleridir. Süreklilik arz etmese bile doğrudan borçlandırma işlemi ödeme hizmeti kapsamında değerlendirilmiştir.

Yönetmelik’in 29. maddesinde önemi nedeniyle “tek seferlik ödeme işlemi” özel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, bir defaya mahsus olmak üzere gerçekleştirilen ve çerçeve sözleşme kapsamında olmayan ödeme işlemi tek seferlik ödeme işlemidir. Süreklilik arz eden ödeme işlemlerinde “çerçeve sözleşme” yapılması öngörülürken, Kanunun 12. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirtilen ödeme hizmeti dışındaki tek seferlik ödeme işlemleri, en az on iki punto harflerle hazırlanacak yazılı sözleşme kapsamında gerçekleştirilir. Uzaktan iletişim aracı ile kurulan sözleşmelerde yazılı şekil şartı aranmamaktadır. Sözleşmenin bir örneği, kağıt üzerinde veya kalıcı veri saklayıcısı ile ödeme hizmeti kullanıcısına verilmektedir.

Tek seferlik ödeme sözleşmesi ilişkisinde de sözleşme öncesi bilgi verme yükümlülüğü, belirli sözleşme koşulları ve ayrıca bilgi verme yükümlülüğü Yönetmelik’in 30 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.

Ödeme kartı ya da benzer bir araçla ödeme hesabından yapılan ödemeler de yine ödeme hizmeti kapsamda yer almış olmakla beraber ödeme kartının mevzuatımızda bir tanımı bulunmamaktadır. Ödeme kartı, genellikle basılı kart şeklinde olan ve hamilinin elektronik ödeme yapmasını sağlayan bir araçtır. Uygulamada kredi kartı, banka kartı, ATM  kartı vb isimler ile yer alan kartlar bu başlık altında toplanmaktadır. 

Banka kartı veya kredi kartı ile yapılan ödemeler, 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ile özel olarak düzenlenmiştir. Bu araçlar ile yapılan işlemlerin de birden çok tarafı bulunmaktadır. Kart sahibi müşteri ile kartı kabul eden üye işyeri ödeme işleminde borçlu ve alacaklı olarak temel taraf olmakla beraber bunların dışında üye işyeri anlaşması yapan kuruluş, kartlı sistem kuruluşu, kart çıkaran kuruluş bu sisteme işlerlik kazandırmaktadır.

5464 sayılı Kanuna göre “banka kartı”, mevduat hesabı veya özel carî hesapların kullanımı dahil bankacılık hizmetlerinden yararlanmayı sağlayan karttır. “Kredi kartı” ise nakit kullanımı gerekmeksizin mal ve hizmet alımı veya nakit çekme olanağı sağlayan basılı kart veya fizikî varlığı bulunmayan kart numarasıdır. Banka kartı veya kredi kartı sistemini kuran ve bu sisteme göre kart çıkarma veya üye işyeri anlaşması yapma yetkisi veren kuruluşlar ise “kartlı sistem kuruluşu” olarak adlandırılmaktadır. Banka kartı veya kredi kartı düzenleme yetkisini haiz bankalar ile diğer kuruluşlar da “kart çıkaran kuruluştur”.“Üye işyeri anlaşması yapan kuruluş” ise banka kartı veya kredi kartı kabulünü sağlamak amacıyla işyerleriyle anlaşma yapan bankalar ya da kuruluşlardır. Bir çok ülkede kredi kartını çıkaran kuruluş, üye işyeri anlaşmasını yapan kuruluş  ve kartlı sistem kuruluşu farklı ve birbirinden bağımsız kuruluşlar iken ülkemizde ise sadece bankalar aynı anda kredi kartını çıkaran kuruluş ve üye işyeri anlaşmasını yapan kuruluş olarak hizmet vermektedirler. Bankalararası Kart Merkezi (BKM) ise kartlı sistem kuruluşu olarak sistemde yer almaktadır. Ancak, kredi kartını çıkaran banka ile üye işyeri anlaşmasını yapan bankanın aynı olması durumunda BKM sistemde yer almamaktadır. Bu alandaki uluslararası kuruluşlar ülkemizde sadece yabancı ülkelerde yapılan kredi kartı harcamalarının ödenmesini sağlamaktadırlar. “Üye işyeri” ise üye işyeri anlaşması yapan kuruluşlar ile yaptığı sözleşme çerçevesinde kart hamiline mal ve hizmet satmayı veya nakit temin etmeyi kabul eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade etmektedir.

Banka kartı ve kredi kartından başka, banka hesabı dışında ödeme hesabından ödeme yapılmasını sağlayan ödeme kartları ve benzeri araçlar konusunda özel bir düzenleme bulunmamakla birlikte bu araçlarla yapılan ödemeler de ödeme hizmeti kavramına dahildir. Müşterinin alışveriş kararını etkileyen, mağaza tercihinde bir pazarlama aracı olan müşteri sadakat kartı (loyalty card), mağaza kartı vb isimler ile anılan kartların da puan, ücretsiz ya da indirimli ürün ve çek verme vb. adlar ile alışverişlerde dolaylı da olsa ödeme sağlaması durumunda nitelikleri net değildir. Belirli bir bölgedeki mal ve hizmet alımlarındaki ödemelerde kullanılan ya da sadece belirli bir malın ya da hizmetin alınmasında kullanılan araçların ihracı da ödeme hizmeti kavramı içinde değerlendirilmekle birlikte, Kanun’un 12. maddesinin istisnaları düzenleyen ikinci fıkrasının (h) bendi uyarınca Kanun kapsamına girmemektedir.

Düzenli ödeme emri dahil para transferi işlemleri de ödeme hizmeti olarak nitelendirilmektedir. Ödeme emri, Kanunun 3/p maddesine göre ödeme hizmeti kullanıcısı tarafından ödeme işleminin gerçekleşmesi amacıyla ödeme hizmeti sağlayıcısına verilen talimattır. Süreklilik arz eden ödemeler için ödeme hizmeti sağlayıcısına verilen genel götürü talimatlar da ödeme hizmetini oluşturmaktadır. Bunlar belirli miktardaki paranın taraflar arasında devrolunmasına ilişkin işlemlerdir.

3. Ödeme aracının ihraç veya kabulü

Hukuki anlamda ödeme aracı kavramı kambiyo senetlerini (poliçe, bono ve çek) de kapsamına alan geniş bir kavramdır. Ancak, Kanun kapsamında ödeme aracı, ödeme hizmeti sağlayıcısı ile kullanıcısı arasında belirlenen ve ödeme hizmeti kullanıcısı tarafından ödeme emrini vermek için kullanılan kart, cep telefonu, şifre ve benzeri kişiye özel aracı ifade etmektedir. Ödeme aracıyla işlem gerçekleştirilebilmesi için bu aracın kullanılabilecek şekilde kullanıcıya verilmesi ve istenildiğinde ödeme işlemlerinde kullanılabilmesi için üye işyerleri ile anlaşma yapılarak gerekli altyapının da oluşturulması gereklidir. Bu nedenle, ödeme emrini vermek için kullanılan bu ve benzeri diğer araçların kullanıma sunulması ya da bu araçların ödemelerde kabul edilmesi de ödeme hizmeti olarak değerlendirilmektedir.

4. Para havalesi

Kanun’un 3. maddesinin birici fıkrasının (y) bendine göre para havalesi, gönderen veya alıcı adına herhangi bir hesap açılmaksızın gönderenin, alıcıya veya alıcı adına hareket eden ödeme hizmeti sağlayıcısına fon aktarımı gerçekleştirdiği ödeme hizmetini ifade etmektedir. Herhangi bir hesap ilişkisi olmaksızın özellikle nakit teslimi yoluyla yapılan bu işlem de ödeme hizmeti kapsamında değerlendirilmektedir. Gönderenin alıcıya nakit teslimi yoluyla ödeme yapması istisnalar kapsamında yer almaktadır. Bu bend kapsamında para havalesi, hukuki anlamdaki havaleden daha dar kapsamlıdır.

Genel anlamda havalenin bir hesap ilişkisine dayanması zorunlu bulunmamaktadır. Havale 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 645 vd. maddelerinde düzenlenmiş bulunan klasik ödeme araçları kambiyo senetlerinden poliçe ve çekin de hukuki temelini oluşturmaktadır.

5. Gönderen tarafından ödeme işleminin yapılmasına ilişkin onayın bir bilişim veya elektronik haberleşme cihazı aracılığıyla verildiği ve ödemenin ödeme hizmeti kullanıcısı ile mal veya hizmet sağlayan arasında sadece aracı olarak faaliyet gösteren bir bilişim veya elektronik haberleşme işletmecisine yapıldığı ödeme işlemi

Cep telefonu, bilgisayar ve benzeri bilişim ve elektronik haberleşme cihazlarının ödeme işlemlerindeki kullanımı giderek yaygınlaşmıştır. Bu kapsamda gönderenin ödeme işlemine ilişkin onayı anılan araçlar ile verdiği ve gönderen ile alıcı taraf arasındaki fon aktarımının söz konusu araçlar aracılığıyla bilişim ve elektronik haberleşme işletmecisi üzerinden gerçekleştiği işlemler (mobil ödeme hizmeti gibi) Kanun’un söz konusu (d) bendi ile ödeme hizmeti olarak düzenlenmiştir. Kaynak oluşturan 2007/64 sayılı Direktif de benzer şekilde düzenleme getirilmişken yeni 2015/2366 sayılı Direktif de “Ödeme başlatma hizmetleri” ifadesine yer verilmiştir. Böylece amaçtan hareket edilerek teknolojiye bağlı olarak değişen uygulamaların da ödeme hizmeti kavramına dahil olması sağlanmıştır.

Yönetmelik’in 5/4 maddesine göre söz konusu ödeme hizmetleri aracı olarak faaliyet gösteren bilişim veya elektronik haberleşme işletmecisinin kontrolünü elinde bulundurduğu ve temsilcisi olduğu kuruluş tarafından yerine getirilecektir. Doğaldır ki 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu uyarınca Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından da faaliyet izni verilen elektronik haberleşme işletmecisinin bu düzenlemelerden kaynaklanan yükümlülükleri saklıdır .

Elektronik haberleşme hizmeti sunmak üzere yetkilendirilmiş işletmecilerin aboneleri tarafından elektronik haberleşme hizmeti için hizmet alınmadan önce ödenen tutarların elektronik haberleşme hizmeti dışında mal veya hizmet alımı için kullanılması Kanunun 12. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi kapsamında ödeme hizmeti olarak kabul edilmektedir. Bu ödeme hizmetinin de Yönetmelik’in dördüncü fıkrasına uygun olarak gerçekleştirilmesi esastır. Bu GSM  operatörlerinin “hazır kart” adı altında ön ödemeli olarak hizmet bedelinin peşin olarak alındığı hizmet türünü işaret etmektedir.

Burada temel belirleyici gönderen tarafından ödemenin aracı olarak faaliyet gösteren bir bilişim veya elektronik haberleşme işletmecisine yapılmasıdır. Bu noktada bilişim ve elektronik haberleşme hizmeti sunan kuruluşun alıcı ile gönderen arasındaki ödeme işleminde gönderilen fona işlemin hiçbir aşamasında sahip olmadığı ve sadece altyapı hizmeti sunduğu işlemler ödeme hizmeti kapsamında değerlendirilmemiştir.

6. Fatura ödemelerine aracılık edilmesine yönelik hizmetler

Fatura ödemesi kavramı Yönetmelik’in 3/1-e maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre fatura ödemesi; elektrik, telefon, su, doğalgaz gibi ihtiyaçların karşılanmasına yönelik sunulan hizmetlerin karşılığı olarak yapılan ödemeler, vergi, resim, harç, sosyal güvenlik primi ödemeleri ve bunlara bağlı cezalar ile BDDK tarafından uygun görülen diğer ödemeleri ifade etmektedir.

Bu tür fatura ödemelerine aracılık edilmesi de ödeme hizmeti kavramı içinde yer almaktadır.
Bu hükme göre  fatura ödemelerine aracılık edilmesine yönelik hizmetlerin yürütülmesinde, kuruluşun fatura üreten kurumlar ile adlarına tahsilat yapılabilmesi konusunda sözleşme yapmasının şart olduğu Yönetmelik’in 5/6 maddesinde açıkça belirtilmiştir.

6493 sayılı Kanundan önce Fatura Ödeme Merkezi (FÖM) ve benzeri isimleri kullanan bazı gerçek ve tüzel kişiler bankaların bilgisi dışında özel bir anlaşmaya dayanmadan bankalar tarafından sunulan internet bankacılığı, kredi kartı ve POS  cihazı verilmesi olanaklarını ticari amaçlarla kullanarak Elektronik Fon Transferi (EFT), havale, hesaba para yatırma, isme para gönderme, fatura, Sosyal Güvenlik Kurumu primi, trafik cezası ve vergi ödemeleri  gibi işlemleri ücret karşılığı üçüncü şahıslara sunmuşlardır. Önemli riskler taşıdığı bilinen bu tür işlemler dolayısıyla, üçüncü kişilerin bundan zarar görmesi durumunda bankalara duyulan güven zedelenebilecek ve bankacılık sektörüne olan itibarı olumsuz etkileyebileceğinden oluşabilecek risklerin bertaraf edilmesi ve bu kapsamda yapılabilecek ticari faaliyetlerin kontrol altına alınabilmesi amacıyla Türkiye Bankalar Birliğince ve Katılım Bankaları Birliğince düzenleme yapılmıştı. Bu düzenleme ile gerçek ve tüzel kişilerin belirli bir sayıyı geçen bu tür ödemelerinin izlenmesi ve FÖM olarak çalıştığı belirlenenlerin bu tür işlemlerinin engellenmesi öngörülmüştü.

Diğer taraftan, fatura üreten kurumlar ile adlarına tahsilat yapabilmesi konusunda anlaşmış firmaların bulunması karşısında bankalarla yapılacak anlaşmalar çerçevesinde işlem yapan kuruluşların uyacakları şartlar ve bankalar tarafından alınacak tedbirler de ayrıca belirlenmişti.

Diğer taraftan bu tür kuruluşlar isim ve unvanlarında “bank” ve “banka” şeklinde ifadelere de yer vermekte olduklarından bu ifadeleri kullanmaları da 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 150. maddesinin ikinci fıkrası gereğince yaptırıma tabidir.

III. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Ödeme hizmetleri, Kanunda sınırlı sayma yöntemiyle belirlenmiştir . Kanunda altı bent halinde sayılanlar dışındaki hizmetlerin ödeme hizmeti kavramına dahil edilebilmeleri bakımından Kanun değişikliği yapma zorunluluğu ortaya çıkabilecektir. Nitekim elektronik ödemeler piyasasının gelişmeler sonucu yeni olanaklar sunması, tüketicilerin son yıllarda alışkanlıklarını dikkate değer şekilde değiştirmesi, elektronik ticarette kartla yapılan ödemelerin hızla artması, ayrıca akıllı telefonların yeni ödeme olanakları yaratması karşısında AB’de yeni oluşan ihtiyaçlar bakımından 2007/64 sayılı Direktif, 2015/2366 sayılı İç Piyasada Ödeme Hizmetleri Direktifi ile yürürlükten kaldırılarak AB üyesi ülkelerin 13.1.2018 tarihine kadar ulusal düzenlemelerini yeni Direktif ile uyumlu duruma getirmeleri öngörülmüştür.

Kanunla teknolojinin yoğun olarak kullanıldığı bir alan olan ödemeler alanında kullanılan kavramlar ve yöntemler konusunda düzenlemeler ve bu hizmetleri sağlayacak olanların sahip olması gereken yapı ile birlikte faaliyet izni almaları zorunluluğu öngörülerek kötü uygulamaların önlenmesi amaçlanmıştır. Söz konusu düzenlemelere ilişkin uygulamalar sonucu yeni içerikteki kavramlar da netlik kazanacaktır. Diğer taraftan teknolojiye bağlı uygulamalarda amaçtan hareket edilmesi ve kullanılan teknolojiye bağlı düzenleme yapılmaması büyük önem taşımakta olup aksine uygulamaların gelişmelerin engellenmesi sonucunu yaratacağı dikkatten kaçırılmamalıdır.

Temelde ödeme hizmeti sağlayıcılarına verilecek emir ile alacaklıya fonların transferinin hukuksal temeli TBK m. 555-560 arasında düzenlenmiş olan havale işlemine dayanmaktadır. Havale, yapısının özelliği gereği değişik ekonomik amaçlarla kullanılmakta olup bu amaçlardan biri de havale gönderenin bundan dolaylı bir ödeme aracı olarak yararlanmasıdır. Diğer taraftan bankaların hesaplarında borç ya da alacak kaydı olarak yer alan kaydi paranın ödemelerde kullanılması bankaya verilecek havale talimatı ile gerçekleşmektedir.  Bankacılıkta yoğun olarak kullanılan havaleden alınan masraf, geç ödeme, yanlış kişiye ödeme yada ödememe, gönderenin cayması şeklindeki sorunlar da bu alanda özel bir düzenleme yapmayı gerekli kılmıştır.
(Prof. Dr. Seza Reisoğlu Armağanı, Ankara 2016/XII, s.685-702)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder